Yağız At ve Demir Bey
Sabahın erken saatlerinin kokusunu var gücüyle içine çekip bıraktı. Birbirine karışmış binlerce çiçekten oluşan parfümü ciğerlerinde hissetti. Zeytin renkli gözlerini
Okumaya devam etSabahın erken saatlerinin kokusunu var gücüyle içine çekip bıraktı. Birbirine karışmış binlerce çiçekten oluşan parfümü ciğerlerinde hissetti. Zeytin renkli gözlerini
Okumaya devam et1 20 Şubat günü çok erken bir saatte kapı çalınmıştı. Korkuyla uyandı Ahmet. Arkadaşlarının evine de böyle erken saatte gelenler
Okumaya devam etMeriç’in kovulmuş kıyısı
Gecenin kabzası
Geride parmaklıklar
Arkana bakma sakın!
ANNE: Nasıl uyuyakalmış kanepede! Hadi kalk bakalım uykucu!
ÇOCUK: Tamam anne. Zaten çok rahatsız bu kanepe de.
ANNE: Bir banyo yap bakalım. Daha rahat uyursun.
ÇOCUK: Ya, öyle mi? Üşürsem ya!
Biri dokunuyor omzuma : “Ahmet, Ahmet’im” . Babam… Olabilir mi bu? Yine rüya görüyorum herhalde. Aldırış etmiyorum. -Ahmet, aslanım ben
Okumaya devam etÖdevi oyun
Çalışkan bulut
Güneş, Ay, yıldızlar
Bineği onun
Bazen at
Büyük adam
Vardıkça uzaklaştığım
Başı bulut
Elleri deniz
Elleri nasır…
Su taşımaktan
Kırık saksılara
Hiç öteki olmadım.
Boş evlerde tozlu komodinler,
Üzerinde bardaklar…
Bağıran denizlerde, sesi donmuş çocuklar…
Hiç ağlamadım…
Yastık altı param
Ayağımın altında muz kabuğu
Lavaboda sabun
Yelkenliye teslim.
Son Yorumlar