Tabutta Rövaşata

Tabutta Rövaşata, 1996 yapımı bir Derviş Zaim filmi. Başrolü Ahmet Uğurlu’nun üstlendiği film, Rumeli Hisarı`nda yaşayan evsiz barksız bir adamın hüzünlü hikâyesini konu edinir. Ayrıca filmde Türk sinemasının önemli oyuncularından Tuncel Kurtiz, Şerif Erol gibi oyuncularda var. Gösterime girdiği yıllarda En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kurgu ve En İyi Erkek Oyuncu ile dördü Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden olmak üzere 12 ödül kazandı.

İstanbul eski zamanların yükünü üzerinden atmış olmak şöyle dursun son kırk yılın politikaları neticesinde koca bir tarihin yükünü sırtlarken aynı anda geleceğe uzanmaya çalışmaktadır. Artık anı yaşamak mümkün değildir. Tüm zamanları her an yaşamakla lanetlenmiş olan şehrin çağdaş avaresi de tüm bu yükü sırtında taşımakta, onun altında her an ezim ezim ezilmektedir. Bu bahsettiğim vaziyetin iki adet tarihi sembolünün birinin adı bir yerde geçerken diğeri filmin her yerini işgal etmiş durumdadır.

İlk sembolik alan Ayasofya’dır. Bu tarihi binada ilahi mi yoksa bizans müziği mi çalınacağı tartışmasından bir televizyon haberi ile bahsediliyor. Sadece Osmanlı’nın değil Bizans’ın da gölgesi daima üzerindedir şehrin. İkinci ve esas sembolik alan tabi ki Rumeli hisarı. Ne vakit Rumeli hisarı’nı görsek arkada mehter duyarız. Bu sahnelerde hem Mahsun karakteri hem kent hem de biz Kostantiniye’nin 1453’teki muhasarasını tekrar tekrar yaşamaktayızdır. Yani tarih şehrin üzerinden su gibi akıp geçmemiş, kayaların üzerinde yosun tutmuş.

Ayrıca bana göre bu film getto yaşamının ve bu yaşamın trajik boyutunun Türk sinemasındaki, en kapana kısılmış sefaletin puslu halini gözler önüne seren yapımıdır. Aynı şeyi ‘Düt Dürü Dünya’ filminde Zeki Ökten’de yapmıştı fakat bu filmde bu felsefe daha güzel işlenmiş.

Ancak kamera açısı ile ilgili şu eleştiriyi yapmazsam rahat edemem. Kameranın insanların arkasından dolaşıp yüzünden hikaye anlattığı bir film izledik.Bu filme geniş plan kadrajlar daha çok yakışırdı.

Ayrıca müziklere değinmezsem ayıp etmiş olurum. Özellikle tavus kuşu efektlerinin arka planda hafifçe seyrettiği müzikler beni adeta bulunduğum ortamdan alıp farklı diyarlara götürdüler.

Oyunculuk açısından da oldukça başarılı bir eser. Özellikle Tuncel Kurtiz… Tuncel Kurtiz’in kamera yüzüne odaklanmadığı, konu onun dışında ve repliği olmadığı halde verdiği tepkiler ve yüzünün aldığı ifade muhteşem. Bunu ancak tiyatro geçmişi olan yapabilir. Keşke diyorum rahmetli aramızdan göçmeden önce Nuri Bilge Ceylan ile de bir film yapsaydı da şöyle doya doya oyunculuk dersi alsaydık.

Düt Dürü Dünya filmi Ankara sefaletini, Tabutta Rövaşata filmi ise İstanbul’u yani koskoca bir tarihi ve medeniyeti gözler önüne seriyor bence. Yönetmenler farklı fakat adeta bir birinin eksiğini tamamlayan filmler. Sanırım yönetmenlerin aynı ekolden gelmesinin  bunda büyük katkısı vardır. Tabutta Rövaşatayı izleyenler için Düt Dürü Dünya filmini de hemen arkasından izlemelerini tavsiye ediyorum.